Bahçesaray  
 
  Ekonomi Haberleri 15.03.2025 05:56 (UTC)
   
 
EURO EN ÇOK NİSANDA KAZANDIRDI
Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) yapılan açıklamaya göre, 2008 yılı Nisan ayında euro, ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 1,63, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,45 ile en yüksek oranda aylık reel getiri sağlayan finansal yatırım aracı oldu. TÜİK açıklaması şöyle sürdü:
 
"ÜFE ile indirgendiğinde yatırım araçlarından dolar yüzde 0,19 oranında aylık reel getiri sağlarken, mevduat faizi yüzde 3,09, borsa endeksi yüzde 2,68 ve külçe altın yüzde 6,12 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde ise dolar yüzde 2,97 ve borsa endeksi yüzde 0,02 oranında aylık reel getiri sağlarken, mevduat faiz yüzde 0,40 ve külçe altın yüzde 3,52 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. Euro, ÜFE ile indirgendiğinde yatırımcısına üç ayda yüzde 7,17, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,96 oranında reel getiri sağlamıştır. Aynı dönemde külçe altın, ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,37, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 10,98 oranında reel getiri sağlayarak eurodan sonra yatırımcısına en fazla reel getiri sağlayan yatırım aracı olmuştur. Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altının reel getirisi ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 16,84, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 22,42 düzeyindedir. Aynı dönemde Borsa Endeksi, ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 33,07 ve TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 29,87 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olmuştur. Yıllık olarak değerlendirildiğinde, finansal yatırım araçları en fazla reel getiri oranına göre külçe altın, mevduat faizi, euro, dolar ve borsa endeksi olarak sıralanmaktadır. ÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 12,52 ve mevduat faizi yüzde 1,69 oranında reel getiri sağlarken, euro yüzde 2,58, dolar yüzde 16,46 ve borsa endeksi yüzde 19,95 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 17,55, mevduat faizi yüzde 6,24 ve euro yüzde 1,77 oranında reel getiri sağlarken, dolar yüzde 12,73 ve borsa endeksi yüzde 16,38 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir."

Petrolün ateşi borsaları yakıyor

 
 
 
 
Petrolün ateşi borsaları yakıyor
Petrol fiyatlarındaki yüksek ateş borsaları da yakıyor. Pahalanan hammadde fiyatları ve enflasyon endişeleri piyasaları olumsuz etkilerken, özellikle petrolün 130 doların üzerine çıkması tedirginlikleri zirveye taşıdı.

Piyasanın konuştuğu üç senaryo

Cuma günü ABD borsalarında yaşanan yüzde 1'in üzerindeki hızlı düşüşün ardından bugün de global piyasalar güne keyifsiz başladı. Asya borsalarında son 6 haftanın en büyük düşüşü yaşanırken, Avrupa borsaları da güne düşüşle başladı. Avrupa borsaları gün ortasına doğru haifçe toparlanırken, İMKB'de hızlı bir düşüş yaşandı.

Petrol fiyatlarının geçtiğimiz hafta 135 dolara kadar çıkarak rekor kırması ve fiyatların 130 doların altına inmemesi piyasalarda endişelere neden oluyor. Özellikle yükselen maliyetlerle birlikte enflasyonun artması, hammadde fiyatlarının yükselmesi ve şirketlerin gelirlerindeki azalış beklentileri hisse senedi piyasalarını olumsuz etkiledi. Cuma günkü düşüşlerin ardından bugün de olumsuz görünüm devam ederken, uzmanlar, özellikle enflasyon tedirginliğinin piyasalarda etkili olduğunun altını çiziyor.

BNP Paribas yatırım yöneticisi Koshi Kumagai, "enflasyon gerçekten büyük bir problem ve yüksek enflasyon şirketlerin kârlarını düşürüyor" derken, kurum olarak Asya borsalarında alım yapmak için iyi bir neden göremediklerini anlattı.

TÜRKİYE'DE DÜŞÜŞ DAHA HIZLI

Global piyasalardaki sıkıntı Türkiye'de fazlası ile hissediliyor. Özellikle iç siyasi gündemin de son derece hareketli olduğu piyasada yatırımcılar yeni pozisyon açmak yerine pozisyon kapatmayı tercih ediyor. Borsadan çıkan para genel olarak gecelik repoya giderken, İMKB Ulusal 100 endeksi de yaklaşık son iki ayın en düşük seviyesine indi.

Cuma günü 40 binin hemen altından kapanan ve haftalık bazda yüzde 5.7 değer yitiren borsa, bugün ise gelen satışlarla 39 bin sınırına kadar çekildi. Endeks ilk seansın kapanışında yüzde 1.6 kayıpla 39 bin 321 puana indi. Gün kapanışında ise yüzde 1.31 düşüşle 39 bin 439 puan oldu. Borsada son bir ayda yaşanan kayıp ise yüzde 10'a dayandı.

Borsada siyasetin etkisinin yoğun bir şekilde hissedildiğini anlatan uzmanlar, özellikle kapatma davası ve sonrasına yönelik belirsizliklerin piyasada sıkıntı yarattığını belirtiyor. Bunun yanında yüksek faizler de borsayı baskı altında tutmaya devam ediyor.

38 BİNE İNEBİLİR

Hedef Menkul Değerler'in raporunda Anayasa Mahkemesi’nin türban düzenlemesinin iptali davasında vereceği karara kadar piyasadaki olumsuz havanın devam edeceği belirtildi. Raporda şu ifadeler kullanıldı:

"Bu da Haziran ayının ilk haftasını bulacaktır. Kısa vadede faizlerdeki yüksek seviyelerin devamı hisse senetlerine olumsuz yönde etkide bulunmayı sürdürecekken, bu hafta yurtdışında oldukça yoğun bir data akışının bulunması ise dalgalanma boylarını artırıcı yönde etki yaratacak. Haftanın ilk yarısında 39,000-41,000 bandının etkili olmasını bekliyoruz. Alım yaratacak çok önemli bir haber akışı olmadığı sürece sırasıyla 41,000 ve 41,800 dirençleri satış fırsatı için değerlendirilebilir. Haftalık bazlı marj beklentimiz 38,000-41,800 aralığıdır."

KALANLAR DA ELDEN GİDEBİLİR

Turkish Yatırım Finansal Strateji Müdürü Gökhan Uskuay, geçen hafta piyasaların kaşıkla aldığını kepçe ile verdiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

"İMKB son 6 haftalık kazancını, geçen  haftada geri verdi. İMKB, 1 Nisan’da işlem gördüğü noktalara geri döndü. Dow Jones son 4.5, S&P son 4 haftalık kazancını geri verdi. ABD ise 16 Nisan’da işlem gördüğü noktalara geri döndü. Geçen hafta kısaca “giden gitti”. Bu hafta ise geçen hafta gidenler geri gelecek mi? Geri gelirse tepki mi yoksa çoşku şeklinde mi olacak? Yoksa kalanlar da gidecek ve Mart’ın ortasındaki rakamlarla geri mi döneceğiz. Bu saydığımız 3 koşuldan biri bu hafta cereyan edecek. Gidenlerin gelebileceği ya da kalanların da gidebileceği bir haftadayız.

İMKB haftaya satış baskısı ile başladı ve hafta içinde 39 bin 500-38 bin 500 bandını test edebilir. Giden gelebilir ama beklentimiz kalanların da gidebileceği yönündedir."

                                        YENİ GAP PROJESİ

Öncelikle sulanamayan 1.9 milyon hektarlık arazi suya kavuşacak. Bunun için Ilısu ile birlikte Cizre ve Silvan’a iki yeni barajın daha yapımı öngörülüyor. Ilısu Barajı’nda biriken su daha sonra inşa edilecek Cizre Barajı’na bırakılacak. Bu sayede Nusaybin, Cizre, İdil ve Silopi ovalarında 121 bin hektar tarım arazisi suya kavuşacak. 2013 yılında hizmete girmesi beklenen proje kapsamında, yaklaşık 7 bin kişi istihdam edilecek. Projenin maliyeti ise 2 milyar doları bulacak.

Devlet Su işleri (DSİ) ayrıca 5 yıl içinde 1 milyon hektar civarında sulama şebekesini devreye alacak. Sulama destekli tarım artışı projesi, tarımsal sanayiyi de güçlendirecek ve nüfusu 8.6 milyona ulaşacak bölge halkının yaklaşık yarısı iş imkanına kavuşmuş olacak.

9 ili kapsayan projede yörenin ulaşım altyapısı tamamlanacak. Öncelik duble yollara verilecek. Ayrıca altyapı hizmetleri kapsamında DSİ içmesuyu olmayan köylere kadar giderek, bu sorunu ortadan kaldırılacak.

Gelecek yıl, GAP’a ek 3,6 milyar YTL aktarılacak. Bu yıl toplamda 2.3 milyar YTL aktarılması öngörülüyor. 5 yıl içinde tamamlanacak proje ile yaklaşık 4 milyon kişiye yeni istihdam kapısı olacak.

 

                                 PİYASA ÜÇE AYRILDI

ABD ekonomisinin resesyona gireceği endişesi ile sarsılan ve dünya genelinden farklı olarak iç siyasi arenada yaşanan sorunların pençesinde kıvranan Türk para ve sermaye piyasalarında izlenecek yol üçe ayrıldı. Piyasalar, başta sıcak geçecek yaz ayları olmak üzere önümüzdeki döneme üç senaryo üzerine kuruyorlar oyun planlarını. Söz konusu 3 senaryo arasında en kötümseri, AK Parti’nin kapatılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e siyası yasak gelmesi. İkinci senaryo ise AK Parti kapatılsa bile liderlere siyaset yasağı gelmeyeceği beklentisi üzerine kurulu. Piyasalarda üçüncü ve en iyimser senaryo ise AK Parti’nin kapatılmayacağı, ancak Hazine yardımının kesileceği yönünde. Referans’ın anketine katılan 20 analistin görüşlerine göre, en kötümser senaryoda dolar 1.50 YTL’ye çıkabilir, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) ise 28.000 puana kadar gerileyebilir, faizde ise en üst sınır yüzde 25. İyimser senaryonun hayata geçmesi halinde İMKB 48.000 puana kadar çıkabilir. Bu senaryoda doların 1.10-1.20 YTL, bono faizlerinin ise yüzde 18-19 bileşik seviyelerinde hareket etmesi bekleniyor. 

Borsada 28.000′in altı zor

Analistlerin yaptığı tahminlerinin yüzde 31,5′i, en kötümser olan birinci senaryoda İMKB-100 Endeksi’nin 34.001 ile 36.000 bandı arasında seyredeceği yönünde. En iyimser senaryoda ise endeksin 44.001 ile 46.000 bandında hareket etmesi bekleniyor.ç piyasada siyasi risklerin olduğunu belirten Orion İnvestment Araştırma Bölümü Yöneticisi Muhittin Küley, Resim Türkiye lehine iyileşmedikçe dış piyasalarda olumlu hava esse bile yatırımcılar hisse senetleri piyasasından çıkmak için fırsat kollayacak. AK Parti’nin kapatılmaması ve yerine başka bir formülün bulunması piyasalar için olumlu olur diye konuştu. Enflasyon ve yüksek cari açığın Türkiye’de konuşulmaya devam edileceğini belirten Küley, AK Parti’ye açılan dava sonuçlanana kadar İMKB’de yukarı yönlü hareketin sınırlı olacağını savundu. Küley, yaz aylarının genellikle döviz kurları açısından rahat geçtiğini ancak bu süre içinde Türkiye özelinde yaşanabilecek gelişmelerin para piyasalarında etkili olacağını söyledi. AK Parti’ye açılan davanın hisse senetleri piyasasında fiyatlanmaya başladığına dikkat çeken Fortis Yatırım Analisti Atilla Esen, AK Parti’nin kapatılacağı ya da en azından siyasi ceza geleceği fiyatlanıyor olabilir ama bu da yüzde 100 değil. Partinin kapatılmayacağı fiyatlansa piyasada satış baskısı olmazdı. Siyasi riskin azalması ya da ortadan kalkması halinde kayıplar telafi edilebilir dedi. Yabancı yatırımcının AK Parti’nin tamamen ortadan kalkacağı yönünde bir düşüncesi bulunduğunu sanmıyorum diye konuşan Esen, siyasi tansiyonun piyasalar üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti.

Alternatif Yatırım Yurtiçi Piyasalar Yöneticisi Yavuz Akpınar da iç siyasetin piyasada fiyatlanmaya başladığını söyledi. Yaz aylarında piyasaların daha isteksiz ve zayıf olduğunu dile getiren Akpınar, global enflasyonist baskıların temmuz ayında artabileceğini ifade etti. Anadolubank Dealeri Akın Cihan Ateş ise 6 ay ya da 1 yıl boyunca emtia ve petroldeki fiyat artışlarının enflasyon üzerine baskı yapmaya devam edeceğini söyledi.
                            VERGİ MUAFİYETİ GELİYOR

Ayakkabı tamircisi, berber gibi küçük esnaf vergi yerine harç ödeyecek. Harç miktarı asgari ücrete göre belirlenecek ve nüfusu az olan illerde düşük tutulacak, büyükşehirlerde yüksek olacak.

Berber, ayakkabı tamircisi gibi küçük esnafa vergi muafiyeti geliyor. Basit usulde vergilemeye tabi yaklaşık 800 bin esnaf bölgelerinin nüfus kriterlerine göre kademelendirilecek. Vergi ödemeyecek olan esnaf kademelerine göre belli bir miktar harç ödeyecek. Böylece Ankara’daki esnafla Adana’daki esnafın harç miktarı aynı olmayacak. Harç miktarlarının belirlenmesinde de asgari ücret esas alınacak. Ayrıca belge teşviki adı verilen sistemle tedarikçisinden fiş alan esnaf bu harcamaların yüzde 2 ya da 3′ünü harçtan düşecek.

Referans Gazetesi’nin haberine göre Vergi Konseyi’nin yaklaşık 2 yıldır üzerinde çalıştığı Gelir Vergisi reformunun rapor çalışması tamamlandı, maddelerin yazımına geçildi. Taslak, Maliye Bakanlığı’na ay sonunda gönderilecek. Bakanlık öneriler üzerinde tekrar bir değerlendirme yapacak. Reformun yasalaşma sürecinin 2009 yılını bulması bekleniyor. Bu çerçevede getirilen önerilerden biri yaklaşık 800 bin mükellefi ilgilendiren basit usule tabi esnafın vergileme sistemini değiştiriyor. Buna göre öncelikle küçük esnaf sınıflandırılacak. Oturduğu bölgenin nüfus kriterine göre bir kademelendirme yapılacak. Bu kademelendirmenin daha çok Maliye Bakanlığı’nda şekillendirilmesi bekleniyor.

İlk öneriye göre 2 binin altındaki nüfusa sahip yerlerde küçük esnafa vergi muafiyeti getirilecek. Burada alış ve satışına göre de bir kıstas belirlenebileceği belirtiliyor. Küçük esnaf vergi vermeyecek ama yıllık olarak bir harç ödeyecek. Bu harcın yarısı da bu bölgelerde alınmayacak. Yani örneğin 200 YTL’lik bir harç belirlenecekse bunun 100 YTL’si de bu bölgelerde alınmayacak. Ama irtibatın kesilmemesi için, yılın belli bir ayında gelip vergi dairesine ben faaliyetteyim diye beyanda bulunacak. Kademelendirmede asgari ücretin esas alınması bekleniyor. İlk etaptaki esnaftan sonra yukarıya doğru yani nüfus arttıkça alınan harç miktarı da yükselecek. İlk etap bölgede diyelim ki asgari ücretin yarısı alınıyorsa, bir üst kademede asgari ücret, daha sonraki kademede asgari ücretin bir katı, büyükşehirlerde de asgari ücretin iki katı gibi harç alınacak. Ama Kızılay’da bir berberin vergilendirilmesinin belki de bu sistem dışında normal vergilendirilmesi yani gerçek usulde vergilendirilmesi gündeme gelebilecek.

Fiş toplayana harç indirimi

Yeni modelde belge teşviki modelinin hayata geçirilmesi planlanıyor. Model; Küçük esnaf yaptığı satıştan dolayı belge yani fiş-fatura kesmesin ama kullandığı malzemeyi alırken fiş alsın esasına dayanacak. Yani ayakkabı tamircisine gidildiğinde gelen müşteriye fiş kesmeyecek ama tamir için başkalarından deriyi, ipliği, köseleyi alırken fiş alacak. Esnaf bu fişleri biriktirecek ve ödeyeceği harç üzerinden yine yüzde 2 ya da 3′lük bir indirim hakkı elde edecek. Böylece fiş toplama açısından da teşvik edici bir mekanizma oluşturulmaya çalışılacak.

Basit usulde vergileme sisteminde ticari kazanç; bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktan oluşuyor. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanıyor ve bu suretle tespit ve beyan olunan kazanç üzerinden vergi ödeniyor.
  
                 İSTİHDAM PAKETİ RESMİ GAZETEDE
Kamuoyunda "İstihdam Paketi" olarak bilinen 5763 sayılı "İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun", Resmi Gazete'de yayımlandı.

Düzenlemeyle, işsizlikle mücadele amacıyla, sigorta primleri işveren hissesinde 5 puanlık indirime gidildi.

İşe yeni alınan kadınlar ile 18-29 yaş arasındaki gençlerin SSK primleri 5 yıl boyunca İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak.

İşsizlik ödeneği de yaklaşık yüzde 40 artırıldı.

İşsizlik Sigortası Fonu'nun bu yıla ait 2 milyar YTL'lik neması ile gelecek 3 yılda yapılacak özelleştirmelerden elde edilecek 2.5 milyar YTL GAP için kullanılacak.

Özel sektörün, eski hükümlü ve özürlü çalıştırma zorunluluğu kaldırıldı.

Öte yandan SSK ve Bağ-Kur prim borçları da yeniden yapılandırıldı.

                                KYOTO SÖZLEŞMESİ

Türkiye Kyoto sözleşmesini imzalıyor. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Kyoto protokolü tanıma müzakerelerini tamamladıklarını belirterek, "Kyoto protokolünü imzalayacağız. Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile hükümete sevk ettik. Sayın Başbakanımız da konu ile ilgili açıklama yapacak" diye konuştu.

Eroğlu, MEB ile İMEAK Deniz Ticaret Odası arasında Eğitimde İşbirliği Protokol’ünün imza törenine katıldı. Eroğlu, tüm bakanlıkların işbirliği ile özellikle küresel ısınma konusunda ciddi adımlar attıklarını kaydederek, "Kyoto protokolünü imzalayacağız. Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile hükümete sevk ettik. Bundan sonraki süreçte hükümet tasarısı olarak meclise gönderilecek ve daha sonra Başbakanımız açıklama yapacak. Bu konu ile ilgili daha fazla açıklama yapamam. Sayın Başbakanımız konu ile ilgili gerekli açıklamayı yapacak" dedi. Eroğlu, Küresel Isınma Heyetinin Başkanlığını da yaptıklarını belirterek Kyoto sözleşmesinin dünyanın geleceği için büyük önem taşıdığını kaydetti.

Küresel adalet

Veysel Eroğlu daha önce Kyoto Protokolü ile ilgili yaptığı değerlendirmede, Türkiye olarak Kyoto Protokolü’nün temel ilkeleri ve küresel ısınmaya karşı alınacak tedbirlere karşı olmadıklarını belirterek, "Bunları destekliyoruz ama küresel adalet istiyoruz" demişti. Eroğlu, Türkiye’nin dünya gaz salınımına sadece binde 4 oranında etkisi olan bir ülke olduğunu, bu nedenle küresel adalet perspektifinden hareket edilmesini istediklerini söyledi. Bu konuda gelişmekte olan bir ülkenin özel şartlarının dikkate alınması gerektiğini anlatan Eroğlu, "Türkiye olarak Kyoto’nun temel ilkelerine, küresel ısınmaya karşı alınacak tedbirlere asla karşı değiliz. Bunları destekliyoruz ama küresel adalet istiyoruz. Kyoto’ya taraf olabileceğimizi ifade ediyoruz. Görüşmeler devam ediyor" diye konuştu. Eroğlu, "küresel adaletten" kastının "bir tedbir alınacaksa bütün dünyanın tedbir alması gerektiği" olduğunu belirterek, bazı ülkeleri listeden çıkarıp, bazı ülkelere mükellefiyet yüklemenin yanlış olduğunu söyledi. Gelişmiş ülkelerin mükellefiyetini yerine getirmediği, gelişmekte olan ülkelere büyük sorumluluk yüklendiğini dile getiren Eroğlu, "Bu yanlıştır. Mesela Çin, Hindistan gibi ülkelere belli bir mükellefiyet yok. Çok zengin ülkelerin de yok. Gelişmekte olan ülkeler, ’bunlar sanayileŞmesin, bunlar geliŞmesin Şeklinde’ anlayış var. Bunlar yanlış. Yapacaksak her beraber, bütün dünyayı kucaklayarak, küresel ısınmaya karşı hepimizin tedbir alması gerekir" dedi. Veysel Eroğlu, 2 milyon 300 bin hektarlık ağaçlandırma yapıp, bir sürü yatırımlar gerçekleştirirken ve sanayiciye arıtma tesisi ile emisyonları azaltacak mükellefiyetler koyarken, bazı ülkelerin "Biz rekabet edelim, dünyaya mal satalım" diye tedbir almamasının da doğru olmadığını ifade etti. Eroğlu, koordinasyon kurulunu haftaya toplayacağını ve Kyoto ile ilgili konunun baştan sona kadar ele alınacağını belirtti.

İşlevi 2012’de bitiyor

KÜRESEL ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler’in 1997 yılında Japonya’da düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edildi. Bu protokol, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyor. Kyoto Protokolü şu anda tüm dünyadaki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımlarının yüzde 55’inden fazlasını kapsıyor.

KREDİ KARTI BORÇLARI ÖDEMELERİ CAYDIRICI OLMALI

Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, faizin ’borca sadık kalacak’ kadar caydırıcı olması gerektiğini savundu.

Kredi kartının ekonomiyi kayıt altına almakta en önemli enstrüman olduğunu belirten Bayazıt, "Acaba bu enstrümanın karşısında kuvvetli bir lobi mi var" dedi.

KREDİ kartı faizine sınır öngören yasa teklifine ilişkin, kart pazarında yüzde 23 ile lider olan Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, "Mevcut düzenlemenin neresinden rahatsız olunduğunu bilirsek, tahmin ediyorum buna bir çözüm bulacağız" dedi. Bayazıt, Türkiye’de kart faizinin diğer ülkelere göre çok düşük olduğuna, hatta normal kart faizi ile geçikme faizi arasındaki aralığında birbirine çok yaklaştığına dikkat çekerek, "Kart faizi, tüketicinin borcuna sadık kalacak kadar caydırıcı olmalı. Ayrıca kredi kartı ekonomiyi kayıt altına alan en önemli enstrüman, acaba böyle bir enstrümanın karşısında kuvvetli bir lobi mi var" diye konuştu.

Hukuki boşluk yok

Tayfun Bayazıt, faiz konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: "Faizin nasıl belirleneceğine dair hukuki boşluk yok. Mevzuata göre, kredi kartıyla ilgili faizleri Merkez Bankası belirler, üç ayda bir açıklar ve bankalar da bunu tavan olarak belirler. Geçmişte şu görüşü dile getirmiştik. Bu tavan keşke biraz daha yüksek belirlense, bizde iyi ödeme huyu olan kredibilitesi yüksek müşterilerimize daha avantajlı, caydırmak istediğimiz kişilere ise daha yüksek faizler verebilsek. Bu tavan giderek çok daha aşağı doğru çekilip 4.54 gibi bir seviyeye geldiği için düşündüğümüz uygulamayı birçok banka gibi bizde yapamıyoruz."

Ahlaki açıdan yanlış

Bankacılık sektöründe, bir gecede yapılan keskin dönüşlerin yerli ve yabancı yatırımcılar açısından hoş karşılanır şeyler olmadığına da aktaran Bayazıt, şöyle konuştu: "Kredi kartı ekonominin kayıt altına alınmasında en büyük güç, en büyük enstrüman. Çünkü kart ve POS kullanımını yaygınlaştırdığınız zaman her şeyi izleyip takip edebiliyorsunuz. Kredi kartı ile gecikme faizi de birbirine çok yaklaştı. Dolayısıyla gecikme faizi sizi gecikmekten alıkoyan borcunuza sadık kalmanızı sağlayacak kadar caydırıcı olmalı. Gecikme faizinin normal faize bu kadar yakın olması bu sistemi kullanmayı teşvik gibi algılanabilir. Genel aflar, zamanında primini yatıran, vergisini ve faizini ödeyen insanlara kendini iyi hissettirmiyor. bence ahlaki olarak da doğru değil."

Kredi kartı faizi ile ilgili teklifin yasalaşması durumunda ise bankaların gelir kayıplarını telafi etmek için taksit sayılarını düşürebileceği ve diğer bankacılık ücretlerinde artışa gidilebileceği yönündeki görüşlere Bayazıt’tan da destek geldi.

Tepki veririz

Bayazıt konuya ilişkin, şunları söyledi: "Teklif yasalaşırsa bankalarda, gelir kaybını ve sistemdeki birtakım dengesizliklere, birtakım reaksiyonlar göstereceklerdir. Bunun şu andaki düzen içinde hem kredi kartı ücretlerine, hem taksitlere yansıması son derece doğal. Şimdilik bir girişimimiz olmayacak

 

Elektronik bilete geçildi, 3 milyar dolar cepte kaldı

 
 
Tolga ÖZBEK
 
Elektronik bilete geçildi, 3 milyar dolar cepte kaldı
İstanbul’da bugün başlayan Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Genel Kurulu öncesinde yapılan törenle havacılıkta kağıt bilet uygulaması resmen sona erdi.

Son kesilen kağıt biletin önünde IATA Başkanı Giovanni Bisignani’nin yanı sıra aralarında THY Genel Müdürü Temel Kotil, Lufthansa’nın CEO’u Wolfgang Myrhuber ve British Airways’in CEO’su Willie Walsh’un da aralarında bulunduğu büyük şirketlerin CEO’ları katıldı.

Yolculuk daha kolay

Havacılıkta yeni bir dönemin başladığına dikkat çeken Bisignani, elektronik biletle yolculuğun artık çok daha kolay olacağına dikkat çekti. İlk olarak 1920’lerde ilk yolcu uçaklarıyla birlikte ortaya çıkan kağıt biletler 1972’den bu yana IATA tarafından bastırılıyordu. 2004’te alınan kararla kağıt bilet uygulamasına 2008’de son verilmesi hedeflenmişti.

3 milyar dolar tasarruf

Kağıt biletin son bulmasıyla tüm biletleme işlemleri elektronik sistem üzerinden gerçekleştirilecek. E-bilet olarak adlandırılan elektronik biletleme sayesinde havayolu sektörü yılda 3 milyar dolar tasarruf edecek. IATA verilerine göre birim başına kağıt bilet 12 YTL, e-bilet ise sadece 60 kuruşa mal oluyor.

Bilet kaybetmeye son

Sektör uygulamadan yılda 3 milyar dolar tasarruf ederken yolcular da bilet kaybetme derdi ortadan kalkıyor. Yolcuların tüm uçuş bilgileri bilgisayar sisteminde tutulduğu için havayolunun bilet satış ofisine gitmeden tüm değişikleri yapabilmek mümkün. Ayrıca e-bilet sayesinde yolcular check-in işlemlerini de bilgisayardan kendileri gerçekleştirebiliyorlar. IATA Genel Kurulu’nun Türkiye’de yapılması için 1949’da başvurulduğunu söyleyen THY Genel Müdürü Temel Kotil, aradan geçen 59 yıl sonrasında havacılık dünyasının en büyük buluşmalarından birini İstanbul’da yapma onuruna sahip olduğunu söyledi. 800’den fazla havayolu ve imalatçı şirketlerinin başkanlarının Türkiye’ye geldiğini söyleyen Kotil, "Böylesine büyük bir organizasyonda ev sahipliği yaptığımız için mutluyuz. Bu aslında hızla büyüyen Türk havacılığının bir yansıması" diye konuştu.

THY’nin 3 aylık net kárı 125 milyon YTL

TÜRK Hava Yolları (THY), ilk üç aylık net kárını 125 milyon YTL olarak açıkladı. THY’den yapılan yazılı açıklamada, şirketin net kárının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 207 artış gösterdiği belirtildi. Akaryakıt USD/ton maliyetindeki yüzde 46 artışa ve bu artışın getirdiği 87 milyon dolar ilave maliyete rağmen, faaliyet kárı sadece yüzde 14 düşüşle 101 milyon YTL oldu. Şirketin satış gelirleri ise yüzde 13 artışla 1 milyar 89 milyon YTL olarak gerçekleşti. Tarifeli hizmet gelirlerinin yüzde 76’sı dış hatlardan, yüzde 24’ü ise iç hatlardan elde edildi. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 25 olan akaryakıt giderlerinin faaliyet giderleri içindeki payı bu dönem yüzde 31 oldu. Gelirlere paralel olarak trafik sonuçlarındaki büyüme trendi devam eden şirketin, yolcu sayısı bir önceki yıla göre yüzde 16 artışla 4 milyon 533 bine, taşınan kargo-posta yüzde 8 artışla 45 bin tona ulaştı.

 

BORDA HEDEF BÜYÜK

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Orhan Yılmaz, yapılan öngörüler sonucu Türkiye'nin bor ihracatının, 2009 yılında 650 milyon dolara düzeyine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

Yılmaz, 2008 yılında 550 milyon dolar tutarında bor kimyasalları ihracatı hedeflediklerini belirterek, buna göre 2009 yılı içinde Türkiye'nin bor ihracatında 100 milyon dolarlık artış öngördüklerini vurguladı.
 
Türkiye'nin bor ihracatının önemli bir bölümünün, başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri ile Avrupa ülkelerine yapıldığını hatırlatan Yılmaz, 2010 yılında bor ihracat hedeflerini 1 milyar dolar olarak belirlediklerini ifade etti.
 
Halen Çin bor pazarına Türkiye'nin yüzde 70 oranında hakim olduğunu söyleyen Yılmaz, bu ülkenin yanı sıra Tayvan, Singapur, Malezya, Kore ve Rusya'ya da önemli miktarlarda bor ihracatı yapıldığını söyledi.
 
Türkiye, dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sine sahip durumda bulunuyor.

        MAYIS AYINDA PERAKENDE FİYATLARI ARTTI
İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi'ne göre, perakende fiyatlarda Mayıs ayında yüzde 0,63, toptan fiyatlarda yüzde 1,22 artış kaydedildi.

İTO'dan yapılan açıklamaya göre, odanın İstanbul için 1995 yılı baz alınarak hazırladığı endekste, bir önceki yıl sonuna göre 5 aylık artış yüzde 6,24 olurken, 2007 yılı Mayıs ayı baz alındığında 12 aylık artış yüzde 14,16 ve 12 aylık ortalama artış yüzde 12,04 oldu.
 
İTO'nun 1963 bazlı Toptan Eşya Fiyatları Endeksine göre ise 5 aylık artış yüzde 9,99, 2007 yılı Mayıs ayı baz alındığında 12 aylık artış yüzde 15,03 ve 12 aylık ortalama artış yüzde 9,11 olarak gerçekleşti.
 
1995 bazlı endeksin alt grupları
 
Aylık bazda, İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi'nde yer alan gıda harcamaları grubunda yüzde 0,08 azalış görüldü.
 
Konut harcamaları grubunda da yüzde 0,49 artış görülürken, ev eşyası harcamaları grubundaki artış yüzde 0,79, giyim harcamaları grubundaki artış yüzde 2,25, sağlık ve kişisel bakım harcamaları grubundaki artış yüzde 0,80, ulaştırma ve haberleşme harcamaları grubundaki artış yüzde 1,76, kültür-eğitim ve eğlence harcamaları grubundaki artış yüzde 3,72 ve diğer harcamalar grubundaki artış da yüzde 0,16 olarak gerçekleşti.
 
1963 bazlı toptan eşya fiyatları endeksi
 
Toptan fiyatlarda da bu yılın Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,22 oranında artış kaydedildi. Mayıs ayları itibariyle söz konusu endeks, 2006 yılında yüzde 2,29, 2007 yılında da yüzde 0,13 olmuştu.
 
1963 bazlı Toptan Eşya Fiyatları Endeksi'nin bir önceki yıl sonuna göre 5 aylık artış oranı yüzde 9,99, 12 aylık artış oranı yüzde 15,03 ve 2008 Mayıs ayı itibariyle 12 aylık ortalama artış oranı da yüzde 9,11 olarak gerçekleşti.
 
Bu endekste yer alan gıda harcamaları grubunda aylık bazda yüzde 2,11, işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 1,36, madenler grubunda yüzde 1,20, mensucat grubunda yüzde 0,21, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 2,13, yakacak ve enerji grubunda yüzde 0,31 artış gerçekleşti. Kimyevi maddeler grubunda ise yüzde 1,18 azalış oldu.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol